http://hiphopfire.tr.gg/
$IM$EK>>KARANLIK<<$IM$EK - memleketim

ANA SAYFAM
HOCA İSHAKK EFENDİ
FENERBAHÇEM
EN KRAL BABA SAYFA
DJ ŞİŞEĞE MESAJ YAZ
RESİMLER
SINIFIM BENİM 6B
KENDİ DÜŞÜNCELERİNİ BANA SÖYLEYE BİLİRMİSİN
BENİM FIKRALARIM TEMEL BABA
memleketim
BENİM EN SEVDİĞİM ŞİİR
TÜRKİYE ŞİİRİ
RAP.MATİX TEN SADECE RAP ŞARKILARI DİNLE
CANLI TV SEYRET
MYNET OYUN GİREBİLİRSİNİZ
HAYATIMIN GEÇİŞİ


SEVENLE SEV ÖLENLE ÖLME İhanet Nickleri & Sözleri & İletileri Sêvdâ êktîm îhâñêtî ßî¢îÿørûm , ¢øk Sêvmî$tîm î$tê ßûñâ ÿâñîÿørûm , vâzgê¢îLmêz Sâñdîñ Sêñ kêñdîñî Sâñâ ñøktâ køÿûÿørûm .. ÇıKaR YoL hAnGiSi?SeVmEk Mi SeViLmEk Mi,SaRhOşLuK mU İçKi Mi,AnLaMaDıM GiTTİ..ÇıKaR YoL HaNgİsİ ?SeN mİ SeNsİzLiK mİ,YaŞaMaK mI öLmEk Mi??? Emek VeR, KuLAK VeR, BiLGİ VeR, BoRÇ VeR; AmA BoS VeRME! İYİYİ ArA, GÜzELİ ArA, DOĞRUYU ArA; AmA KuSUR ArAmA! Hî¢ VaraMaDIM FarkIña, Dû$ûñMëDîM kî ¥arIñI UZagI ta$I¥aMaDIM, $îMDî ¢ëkî¥øruM îstë kahrIñIYëñî acILar ta$I¥øruM, DûñDë kaLañ gôZ ¥a$LarIñI.MutLuLugu satI¥øruM ZararIña, kaLDIr ûstûMDëñ Par¢aLa¥añ ø ßakI$LarIñi CeSarE†imiN ßi††iĞi yErdE £SaRe†iM ßa$Lar S£wdamızın adı B£rrak Sonu toprak dön£n aLçak oLSun ..§£nd£n ßæ§kæ§I yæLæn §£nd£n §onræ§I öLüm , §£nd£n qayrI§Ina yokum ! Hele Bir Kapansın Kapılar ! Sular Durulsun ! Bıçak Atacagım Tam 12'Den ! Kısa Devre Yapsın Kalbim ! Ellerım inatla Dokulsun Cıgaraya ! Alemin Derdi oLmusum demekki zamanında ii koymuşum .. ! SiL KıZıM SiL AkLınDaKi O KaRaNLıK ESeRi En KRALINDAN ÜSTÜNDÜR Bu GöRDüYüN SeRSeRi..! ZaR aTMaM $aNSa iNaNMaM. oRTaDa ßiR $aNs VaRSa oNuDa Ben yaraTıRıM...! $ë¥tañ'Iñ tëk gûñahI MëLëk'ë øLañ a$k'I¥DI o¥$a acIMasI øLMa¥añ MëLëk'Iñ $ë¥tañ'Dañ FarkI ¥øktur..! 'Sanal Alem İşte daLqasIz denize herkes KAPTAN! îlk gôrûstê a$kâ înânîrmîSìn yôksà di$arî cìkìp têkrârmî gîrêyîm ? µmµtLârâ kânmâ µmµtLâr ßîr gûn îmkân§izLâsîr hâyâtî tøz Pêmßê yâ§îyørµm §ânmâ,hêr Rênk ßîr gûn §îyâhLâ§îr ... YakLa$Ma¡UZakLa$¡DîDîk DîDîk ëDërîM ha¥atIñI,ßëñDëñ ßa$kasIña ¥a$atMaM sëñî,tarîhîñî VururuM,añILarIñI asarIM,¥ûrëgîñë saPLarIM këñDîMî ßëDëñîñDë ¥atI¥a kaLIrIM,tëñîñDë ßëkLërîM gëLëcëgîMî..¥akLa$Ma Daha kû¢ûk a$kLara katLañaMaZsIñ BENÎMLE ÔLÛRSÛN BiRGüN GuRuRuNu YeNiP BaNa GeRi DöNmEK İsTeRsEn SaKıN DöNmE....ÇüNkÜ; SeNiN GuRuRuNuN BiTTiĞi YeRDe BeNiM Nefretim BAsLAr Ben Kubar Kadar Asil, Deligonca Kadar U¢uk, Afgan Gibi Komik, Papix Kadar Lüx & Cocaine Kadar Tehlikeliyim ! SözLerin Büyük Yüreqin Kûcûk YanLi$Larin Cok DoqruLarin Yok Kendine qöre $anSLisin Fakat Bana qöre ZavaLLisin ! Bir $iseden dókúLen SARAP ' in degiL, Bir tek kagitLa SariLan ESRAR ' in degiL, SødayLa patLayan HAP ' in degiL, Biz DELIKANLI adamin MUPTELA ' Siyiz ! ßugün Sen!n için ß!r Kurßan Kest!m ß!LekLer!m HaLa Kanıyor Ve Acıyor. Kapat GozLérini Vé Bana Bak Bén! Diyé Né varsa Gordugun i$té O Sénin Yoklugun.. --------------------------------------------------------------------------------

 



                                                                
                                                                    SİVASIM BENİMMM

                               

Sivas; hakkında konuşup yazmanın hem çok zor olduğu hem de insanın bir gönenç ve konuşkanlığa kapılıp gittiği her yönüyle farklı ve münbit bir şehirdir. Onun hakkında söz söylemek zordur; çünkü deneyimli, güngörmüş, nitelikli bir şehirdir.
Külyutmaz. Ucuz numaraları hemen fark eder. İkiyüzlülüğü sevmez. Aynı zamanda kolaydır; çünkü yüce gönüllüdür. Müşfik ve merhametlidir. Babacanlığıyla sarıp sarmalar, kusurunuzu uluorta yüzünüze vurmaz.
Yaşlanmayı unutan bir şehirdir Sivas. Bu yüzden hiçbir zorbaya, soytarıya, hödüğe, vefasıza, halden bilmeze eyvallahı yoktur. Harbidir. Delikanlıdır. Rol kesmez, olduğu gibi görünür hep. Kimsenin keyfi için dilini ve eğnini değiştirmez. Dimağını kirletmez. Safını, suyunu, sofrasını satmaz. Karnından konuşmaz. Doğruluğu alenidir, eğriliği âşikâr.
Bakınca içi görülen tiril tiril çocukların şehridir Sivas. Onlar ki kendi aralarında sürekli dövüşürler; fakat o dövüşü başkalarının ayırmasına da huylanırlar. Centilmendirler aynı zamanda. Ağzını burnunu kırdıkları adama bile “gardaş” diye seslenirler.
Bir doğa koalisyonudur Sivas. Dağlarla ırmaklar birbirleriyle hiç usanmadan oynaşıp durur onda. Keltoş arazilerle gür korular birbirlerini hiç yadırgamadan koyun koyuna uyurlar.
Sarhoşu, berduşu bile Allah’a düşkündür Sivas’ın. Bir haneden bir Pir Sultan ezgisi duyulur, bir diğerinden Kur’an âyetleri sökün eder. Veysel’in nağmelerini de pelesenk eder diline, Sarısözen’in içli ezgilerini de. Ulema vaazına da tanık olursunuz onda, usturuplu külhanbeyi narasına da.
Hitabeti düzgün, matematiği zayıftır Sivas’ın.
Nüfusu, parmak hesabına gelmeyecek kadar çoğalınca gurbete salar çocuklarını. Uzun uzun terk edilir. Yalnızlığa doymak bilmez yine de. Ama Sivas’ı unutmak mümkün değildir. Sivas’tan ayrılıp da Sivas’ı özlemeyen insan yok gibidir. Bu, herhalde hiçbir şehre nasip olmayan bir özelliktir.
Ona kızarak, söverek ayrılanlar bile onun suyunu, havasını, türkülerini, madımağını, ekmeğini, kelimelerini, yanık yüzlerini arar durur bir yerlerde. Adama yapışan, adam olanın yakasını kolay kolay bırakmayan bir şehirdir Sivas.
Döneriyle, etli ekmeğiyle, madımağıyla, itiyle, hıngeliyle övündüğüne bakmayın siz; iklimiyle ünlüdür Sivas. Binlercesini kolayca öğütüp gitse de adam yetiştiren büyülü, tuhaf, verimli havasıyla ünlüdür. İnsana bitimsiz bir tedirginlik ve evham üfleyen koca bozkırın ortasında inadına ‘enerjik’ bir şehirdir. İnsan tükenmez orda. Eli kalem, dili kelâm tutan insan kıtlığı yaşanmaz. Sözün semaveri boyuna kaynar durur.
Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırarak sohbete koyulduğunuzda, hayat size “Üstü kalsın!” demekten başka bir çıkar yol bulamaz.
***
Ömrümün on yılından fazlasını geçirdiğim bu şehrin gövdeme, sağlığıma ettiği fenalıklar; zihnime ve yüreğime kattıklarının zekâtı mesabesindedir.
Sivaslı olmadığım halde ve beni zorunlu olarak bağlayacak hiçbir neden yokken, üstelik başka şehirler beni çağırıp dururken gençliğimin, yetişkinlik dönemimin en az on yılını orada dolu dolu yaşadım. Şimdi hatırladıkça gözlerimi yaşartan sevinçler ve acılar tattım Sivas’ta. Bilgimi, görgümü, deneyimimi artırdım. Belki hiçbir yerde karşılaşamayacağım ağabeylerim, kardeşlerim oldu. Ablalarım oldu, bacılarım. Allah bana gözümün aydınlığı iki güzel çocuğu, onca zorlukların ardından, orada bağışladı. Eşimle birlikte hayatın zorluklarına orada direndim. Nice dostluğa yer açarak genişlemeyi öğrendi yüreğim. Haksöz dergisini oradayken tanıdım. İstanbul’dan gelen ağabeylerimizi meraklı bakışlarla ve belki de dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek bir samimiyetle karşılayan, onları makineli tüfek gibi soru yağmuruna tutan, onlara uykuyu haram eden kardeşleri hatırlıyorum şimdi. Aziz Nesin’in karşısına çıkıp hem büyük bir cesaretle hem de heyecandan ve belki de korkudan titreyerek “Zalimlerin işbirlikçisi misin sen, Allah’a ve peygamberine sövdürtmeyiz biz!” diye haykıran ve temiz bir dayak yiyen kardeşlerimi hatırlıyorum. Sivas acısını, Madımak’ı, idamla yargılanan kardeşlerimizi; tel örgüleri sloganlar ve dualar eşliğinde sırılsıklam eden gözyaşlarını… Başbağlar’da yaşananların içimizi nasıl ezip kavurduğunu… Mehmet Pamak’ın, bir karakter heykelini andıran vakarıyla, bir televizyon programında yaptığı konuşmanın, sadece Sivas’ı değil adeta bütün ülkeyi çimdiklediğini, silkelediğini hatırlayanlar vardır sanırım.
Evet. Orda yediğim copları da unutmuyorum, İHL’nde başörtülü öğretmenlik yaptığı için görevden atılan eşimi uğurlayan yüzlerce öğrenci arasında, onu ispiyonlayan okul müdürünün kızının da hüngür hüngür ağlayarak boynuna sarılışını da.
Tadına doyulmaz dostluklarla yeğnilttim orada gücümü. Adam gibi adamlarla konuştum, çalıştım, saf tuttum. Onurlu ve direngen bacılarla. Gözyaşı döktüm, alınteri akıttım. İki elin parmak sayısı kadar görünmekle birlikte, içlerinde bir okyanus taşıyormuş gibi heyecanlanan öğrencilerle kötülüğün surlarında gedikler açmanın mutluluğunu yaşadım, gücünü bilinç ve samimiyetten alan onlarca gençle iyiliğin ekmeğine güç kattım.
Çok boyutlu bir şiir gibiydi benim için Sivas. Lirik, epik, pastoral, satirik, didaktik ve dramatik özellikleri aynı bünyede birleştirip pekiştiren.
O şiire halkalar ekleyen, nakaratlar düşüren dergileri ve öbeklenmeleri de bir o kadar önemliydi. Sadece son yirmi yılda bile onlarca dergi sökün etti, bozkırdaki bu bereketli çekirdeğin bünyesinden. Ama iyi, ama kötü. Benim de ismimin geçtiği Edebi Pankart dergisine omuz veren gençlerin heyecanı, sevinci, diriliği hâlâ gözümün önündedir sözgelimi. Sivas biraz da budur kuşkusuz; insana bulaşır, adamı söyletir. İnsanın yüreğini ve zihnini silkeleyip kakışlar.
Mola verdiğinde bile, abicim ben biraz ağlayıp gelicem, der ve içten içe kendini biriktirmeye devam eder.
***
Şimdi sana yeniden sövüyorlar ve benim içim daralıyor.
Ve sen yine öyle uzun uzun, gürül gürül susuyorsun. Bozkır, belki de senin içine akıtıp durduğun o gözyaşlarıyla sulanıyor. Kim bilir, Kızılırmak’ın başını çevirip bakmadan süren bu bitimsiz yolculuğu, o devasa hüzünden alıyor gücünü.
Uzanıp yanaklarından öpüyorum ey güzel şehir!
Sevgili şehir, “altıncı şehir”, sultan şehir!
Gel sana bir kere daha sarılayım!...

                        

sagopa kajmer al bide burdan yak

Al birde Burdan Yak, kapasite meselesi bak
Perde kapanmış lak lak, başlar az sonra
Dedikodu kazanına kepçe olsan kaç yazar?
Çatlak seslere alışkın her kulak
Beni update edin,
Rapi şadettim kulaklara download edin
Rapin evi çıtasını tepelere çaktım kontrol edin,
Teknoloji bugün yine jön
Dinmiş bakışlar bön
Yüzünü kendine dön
Çabalamalı ve bulmalı yön
Sago rapte en ön,
Nizam mayın malzeme mayın
Rahat tespit edin ta kendisi hayat
Kim kaldı bir şakayla sakat?
Beş kişi kalmış canavar sagokat
Biz karagöz siz hep hacivat,
Kravatı takarak robota bağlasak tamı saklasak?
Kendimizi yemesek de yanında mı yatsak? yo
Kime trip atsak? bugünlerde herkes aksak
Kısa dönemeçten yolumuzu bulsak
Herkes işini bilir kişi maksat takdir dünyalı dostum yo yo yo yo

Bana iyi rol verin
Amacı var yapılan her eylemin,
Nihayetinde boşa akmasın terin
Hediyesi paketli her emeğin göz nuru
Nedirse ettiğin odur ki bulurun
Galaksilerde raks ederken şuuruna dostum
Hay aksilerde dolup taşar umudum..

Hadi gazla..!

Nakarat:
Al birde buradan yak
Sadrazamın ikram
Ben dilenci şayet hicvin sonu idam
Neyse ne baş koydum yoluma yürürüm yok hatam yok şakam (x2)

Dünya malı uçan halı bin ve de düş
Bitecek ol emin kurduğun her düş
Çok rüküş düşünce modaları gülüt
Fiyasko dolu aklımın odaları
Güç birimlerini devreye sokun hadi
He-man misali şahlanat bi matrix tanıdım benim ki matrax
Atraksiyonlarımın tamamı durmaksızın markaj
Gözlerin sulu boya kıvamı makyaj
Uzaklaş yanı başımdan işin yaş
Geceleri yüzde kırkımız ayyaş
Hip hop bala gora yelken fora ileri rota
Bağdat ı bulmuş emmim sora sora
Bazen kaderi belirler yazı yada tura
Moral düşünce zora
Komiklikler şakalar yetişir imdada,
Ustura misali keskin zekaların dansını izle
Acaba kaç cambaz yürür aynı ipte?
Emekler misin koşmadan önce?
Bilip de bilmezden gel
Dilinci linç eder dilenci oh çeker
Dilenci ahkam keser..

Hadi gazla..!

Nakarat:
Al birde buradan yak
Sadrazamın ikram
Ben dilenci şayet hicvin sonu idam
Neyse ne baş koydum yoluma yürürüm yok hatam yok şakam (x2)

http://www.hocaishakefendi.k12.tr/ girin okulum benim

,ceza yerli plaka şarkı sözü

üstüme iyilik Sağlık a dostlar
ceza rap yapar çok kötü toslar
boxlarınızı bakıma Alın a foslar
dostlarınıza yakın olun a be kozlar
elinize geçti neredesin ha popstar
lostra salonu ayakkabı boya kostar
az konuşana kurdele takacaklar
kara tahtaya da ceza yazacaklar
yükselen ben değilim bak asansör
şayet beni uçarken gördüysen senin gözün kör
peşimde onlarca yalaka sahte post var
eninde sonunda yalnız bırakan o dostlar
bi bakayım derken şöyle ben içine girdim öyle
bu ortam işte böyle bu nasıl iş söyle
ipi kopmuş Alemin çivisi çıkmış dillerin
inadım inat giderim tersine dilim fenerim
yol uzun ve pek dikenli çok uzun lan ben tükendim
yoksunum biçare kimi zaman da yalnızım avare gezdim
bak ne hale geldim
kim nasıl baktıysa öyle gördü ben buyum
nokta koyduk bitti
herbir yandan çektiler şu etime saplı kancaları ve
her Gün engel ektiler belli var bi korkuları
bu yerli plaka korkutur herkes sanar dengimdir
kimse bilmez ancak ceza nefretten de eskidir

nakarat:

plaka yerli bak sırtı terli çok
ve başı dertli vah eski hali yok
ne olacak? ooo ooo ooo...
yükselen ben değilim bak alçalan duvarlar


öyle dar bir yerdeyim ki dünya pek küçüldü
tek bir yanlış çok gözüktü
geldiğim yer hep gürültü
pek sıkıntı çekti millet sabreden kazandı
benimle raks edenlerin kaçında var yürek
birçok çakal rapin önünde tek bilek
birçok kanal taraflı yazdı gazeteler yalan
ve çok samimi dostlarım var
en önemlisiyse biliyorum ki yükselen ben değilim
alçalan duvarlar sadece ve sadece
çok fazla dikkat çektik bu taktik değildi
gene de kapladı herkesi panik
buna tanık olan her genç tarihi yazsın
bir işe yaramazsa bu durur en al katta
bir bakmışsın teker teker dökülmüş tüm dostlar
ne ad ne de sanın kalır ve unutulur gidersin
yükselirken Ekmek yerken yere düşerken saçmalarsın
hiç süren yok Suyun ısındı güneş doğdu kuyu kazılmaz

nakarat

dört koldan taciz
çok belli bariz
makas alır kızlar yanaktan
erkeklerse diss
farklılaşma çabası içine girdi herkes
gettolarda bile mohikan var oğlum herbir kafada farklı ses
farklı vizyon her sokakta yükselir duvarlar
yabancı marka giydi her kesimden muhalefetler
ellerinde boş bir defter yazıldı aynı şeyler
daim kullanıldı aynı renkler anlaşılmaz boş resimler
ömür de belli ineceğin o katta
düşeceğiz birlikte belki sanma kurtuluş var
kader bu belli olmaz kaçar gider yanından herkes
zaten biz birer hiçiz şayet bu böyle olmasaydı
unutulur muydu o eski sesler
bulut olursa yağmur beklenir güneşli Günler çok yakın
ve rüzgarım hep esti
kısa bir not: sazın içinde şeytan yok

Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol